Konuşmanın akıcılığındaki istemsiz kesintiler veya bozulmalar olarak tanımlanabilir. Konuşma esnasında ses veya hecelerin tekrarlanması, seslerin uzatılması veya sesleri çıkarırken zorlanma şeklinde belirtileri vardır.
Erken dönem kekemelik dil ve konuşma gelişiminin ilk yıllarında ve çoğunlukla 2-5 yaşları arası gözlenir. Her 100 çocuktan 5’inde erken dönem kekemelik görülür. Kekemelik belirtileri gözlenmeye başlandığından itibaren 2 yıla kadar kendiliğinden iyileşme görülebileceğine dair bulgular olmakla birlikte 6 aydan fazla sürmesi durumunda destek almadan kendiliğinden geçme olasılığı düşüktür. Kendiliğinden geçmeyen kekemelik ise kronik kekemelik halini alır.
Kekemeliğin nedenine dair bu zamana kadar birçok araştırma yapılmasına ve farklı görüşler ortaya atılmasına rağmen kekemeliğin nedeni hala tam olarak bilinememektedir. Araştırma bulguları çoğunlukla kekemeliğin nedeninin nörolojik ve genetik temelli olduğu yönündedir.
Bir dönem kekemeliğin nedenin psikolojik olduğu düşünülmüş fakat günümüzde bu düşünce ortadan kalkmıştır. Bununla birlikte kekemeliğe bağlı kişinin psikolojisinin etkilenebileceği belirtilmiştir.
Kişinin çabası, aile-okul-sosyal çevrenin desteği ve bir dil ve konuşma terapisi ile kekemelik kontrol altına alınabilir. Erken dönem kekemelikte çoğunlukla kendiliğinden iyileşme görülebileceği gibi kronik bir hal alma olasılığı unutulmamalıdır.
Kekemelik terapisinde bireye özgü bir terapi planı hazırlanmalıdır. Okul öncesi dönem ve sonraki dönemler arasında terapi anlamında büyük farklılıklar bulunmaktadır. Bu nedenle her yaş grubu ayrı bir şekilde değerlendirilmeli ve yönetilmelidir.